Mart 2005’den bugüne; Vural ABAZA, Aziz ABAZA, Kenan ABAZA ve ben Eşref ABAZA; http://www.yeniyol.org/, sitesine; ABHAZYA’nın tarihi ve bugünü, Türkiye Kurtuluş Savaşında ÇERKESLER ve Türkiye’yi acınacak duruma düşürenler hakkında yazılar göndermiştik..“Hırsızlardan, Ahlaksızlardan, Takiyyecilerden ve diğer hainlerden nasıl kurtulunur?” sorusuna da, çözüm önerilerimizi aktarmıştık.. Bu yazılarımızdan bazıları yayınlanmışdır..
..Aziz ABAZA; Attila İLHAN’a ve Katapulk isimli kişiye verdiği cevaplardan birisinin sonunda; “Herkes, gen’lerine uygun biçimde yaşar!” sözüne inanıyoruz.. Onun için, “laf ebelerine” ve “rüzgar güllerine” de, kızmıyoruz.. Yeter ki, “kulvarlarından” bize ”laf” atmasınlar” demişti.. Attila İLHAN’ın ölmeden evvel, “kulvarından” biz Çerkesler aleyhinde yazdığı yazıya, Abhazya kökenli J.Pilot Binbaşı Erol SOYSEVER 13.05.2005 tarihinde, Aziz ABAZA’da 10.06.2005’de, ona cevap verdikleri için, başka bir yazıya gerek duyulmamışdı..Yaklaşık 2 yıl sonra, bu sefer de Abdullah ÖCALAN “kulvarından,” biz Çerkeslere laf atmaya başladı.. Buna cevap yazma görevi de bana düştü..
..Aziz ABAZA; Attila İLHAN’a ve Katapulk isimli kişiye verdiği cevaplardan birisinin sonunda; “Herkes, gen’lerine uygun biçimde yaşar!” sözüne inanıyoruz.. Onun için, “laf ebelerine” ve “rüzgar güllerine” de, kızmıyoruz.. Yeter ki, “kulvarlarından” bize ”laf” atmasınlar” demişti.. Attila İLHAN’ın ölmeden evvel, “kulvarından” biz Çerkesler aleyhinde yazdığı yazıya, Abhazya kökenli J.Pilot Binbaşı Erol SOYSEVER 13.05.2005 tarihinde, Aziz ABAZA’da 10.06.2005’de, ona cevap verdikleri için, başka bir yazıya gerek duyulmamışdı..Yaklaşık 2 yıl sonra, bu sefer de Abdullah ÖCALAN “kulvarından,” biz Çerkeslere laf atmaya başladı.. Buna cevap yazma görevi de bana düştü..
A.ÖCALAN’nın bazı düşüncelerine “taktik yaklaşım” gösterenlerin dikkatini çekmek adına, sayın Ömer GÜRCAN’ın yazısından da alıntılar yaparak; A.ÖCALAN’ın avukatlarıyla yaptığı görüşme notlarının, bizlere hatırlattıklarını ve düşündürdüklerini aktaracağım. Umarım bu yazı yayınlanır....
Abdullah ÖCALAN, Roma’da olduğu sırada, Özgür politika gazetesi ile yaptığı ikinci röportajında, “Teslim olmaktansa kahramanlık eylemini tercih edeceğimi, bunu tereddütsüz yapacağımı herkes bilmelidir”diyor ve etrafına yiğitlik taslıyordu. Fakat Kenya’da yakalanıp, Türkiye’ye getirilirken, Uçak’da gözlerini açar-açmaz, korku ve panik içinde, Türk görevlilere; “benim anam da Türk.. fırsat tanınırsa hizmet etmeye hazırım“ diyerek, “nenesinin Türkmen” olduğunu açıklayarak, teslimiyetini ilan ediyordu..
TKP merkez komitesi üyesi Nazım HİKMET bir dizesinde.. “mesele esir düşmekte değil, mesele teslim olmamakta” demişti, Tabii ki Nazım HİKMET bu sözleri, Korkaklar için değil, Devrimciler ve diğer Vatanseverler için söylemişdi..
A.ÖCALAN, ”Bağımsız Birleşik Demokratik Kürdistan” devletini kurmak amacıyla PKK’yi oluşturmuştur. O zamandan bu yana da başındadır.. “Vatan-Millet-Bağımsızlık ve Şehitlik“ diyerek, Onbinlerce Kürt’ü ölüme göndermiştir. Şimdi ise; “30 yıldır yanlış yaptığını” söyleyerek, ”ayrı bir Kürt devletine karşıyım” diyerek, “şehit ailelerinden özür” dileyerek, nedamet getirmektedir.. Fakat çok ilginçtir, “Vatan-Millet-Bağımsızlık ve Şehitlik“ propogandasıyla etkileyip, ölüme gönderdiği, Kürt gençlerinin ailelerinden ise hiç özür dilememektedir!.. Ve de ne acıdır ki, Mehmetçiklerin ölmesine neden olan siyasetçilerden hesap sormayan şehit anneleri gibi, Kürt gençlerinin ölmesine neden olan APO’dan da Kürt anneleri, şikayetçi olmamakta ve “madem ki bir Kürt devleti kurmak istemi gerçekçi değildi, bizim çocuklarımızı niye ölüme gönderdin” diyerek, hesap sormamaktadırlar..
İnsanlarını ajite ederek, ölüme gönderen A.ÖCALAN; yakalandıktan sonra yaptığı yazılı açıklamada “İmha olacağına, sağ ele geçmek daha akıllıcadır. Bu teslim oluyoruz demek değildir. Ama karşı tarafta öldürenler var. Kışlalı’yı bile öldürmediler mi? Baktın öleceksin, temsilcini gönderip ‘ben sağ ele geçmek istiyorum’ demelisin.” (A.ÖCALAN. Politik Rapor, Mem yayınları. S:150) “tespitiyle,” korkaklığına ve rezilliğine kılıf geçirmeye çalışmaktadır.. Bu mantıkla hareket ettiği için de, sorgucularınca “bir tokat bile atılmasına gerek kalmadan, sayfalar dolusu itiraflarda bulunan, korkak birisi” diye nitelendirilmişdir.
İnsanlarını ajite ederek, ölüme gönderen A.ÖCALAN; yakalandıktan sonra yaptığı yazılı açıklamada “İmha olacağına, sağ ele geçmek daha akıllıcadır. Bu teslim oluyoruz demek değildir. Ama karşı tarafta öldürenler var. Kışlalı’yı bile öldürmediler mi? Baktın öleceksin, temsilcini gönderip ‘ben sağ ele geçmek istiyorum’ demelisin.” (A.ÖCALAN. Politik Rapor, Mem yayınları. S:150) “tespitiyle,” korkaklığına ve rezilliğine kılıf geçirmeye çalışmaktadır.. Bu mantıkla hareket ettiği için de, sorgucularınca “bir tokat bile atılmasına gerek kalmadan, sayfalar dolusu itiraflarda bulunan, korkak birisi” diye nitelendirilmişdir.
İşte bu korkak ve İTİRAFÇI APO, şimdiye kadar yaptıklarından ve düştüğü durumundan hiç utanmadan, BİZ ÇERKESLERİ hainlikle suçlamaya kalkışmışdır...
Kendisinden ve kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi önemsemeyen İTİRAFÇIBAŞI; 1992’de de, Abhazya’yı işgal eden, Gürcü faşistlerine karşı çıkmamıştır.. Yok edilmemek ve Vatanımız ABHAZYA’yı korumak için, savaşan ve destek arayan bizlere, “ayrılıkçı Abhazlar” demiş, YELSİN, ŞEVARDNADZE, ÖZAL, DEMİREL ve İNÖNÜ ile, aynı cephe’de olmayı tercih etmişdir..
..Ve bu gün İTİRAFÇIBAŞI; avukatları aracılığıyla, ortalığa yeni inciler saçarak, Türklerin, Kürtlerin ve Çerkeslerin arasına kama sokmaya çalışarak, CIA ajanı SAKAŞVİLİ ve “Türkiye’yi Pazarlamakla mükellefim” diyen Takiyyeci Gürcü TAYYİB E ile birlikte, bize karşı savaş açmışdır..
İTİRAFÇIBAŞI; bunu yaparken “MED-TV’nin” devamlı konuklarından (1971’de yüzlerce vatanseverin işkence görmesinin müsebbibi) olan MİT ajanı Prof. Mahir KAYNAK’tan, Ömer Lütfi METE ve Hüseyin Nihal ATSIZ “gibi” kişilerden edindiği “bilgilerden” yararlanmakta ve Çerkes Ethem’e, İhtilalci Çerkes Kurmay Albay Telat AYDEMİR’e ve de kendisi gibi sandığı Biz Çerkeslere, çamur atmaya kalkışmaktadır..Takiyyeci Gürcü TAYYİB E‘nin Türkiye’yi, ABD ve AB’ye satma planlarına tepki ve-renlerden ve bu vatanseverleri destekleyen Bizlerden ve onun yanlışlarına karşı “Duran” Devrimcilerden nefret eden İTİRAFÇIBAŞI, yanlız değildir..
Onun “takımından” Ahmet KARAMAN da 23.5.2002 tarihli Özgür Politika gazetesinde, Çerkes İnatlı Cumhurbaşkanı başlıklı yazısında; “Ahmet Necdet Sezer, yeryüzünde artık, nesli, izi kalmamış, sadece TC’de ‘Kemalizm’ adıyla yürürlükte bulunan diktatoryal sistemden fazla rahatsız değil.. ..Kendi kökleri olan Çerkezlerin, kendi kimlik ve kültürlerinden koparılarak, ne o, ne de bu olan bir meleze dönüştürülmesi, bu açıdan kendisini rahatsız etmiyordu.” diyerek,
Solcu geçinen Prof. Dr. Çetin Yetkin de; “bu gibi alçaklar, sizin ona göstermenizi sağladıkları güvene, dostluğa, içtenliğe, günü geldiğini düşündüklerinde, hıyanet ederler. Sizi içinizden vururlar, sırtınızdan hançerlerler. Hıyanetin ölçüsü, o hainin sizin dostluğunuzu ve güveninizi ne denli çok sağlamayı başarmışsa, o denli artar. Hatta, hıyanetin en can alıcı gün ve saati gelinceye değin, Çerkez Ethem gibi, sizin davanıza eylemli katkılarda da bulunur bunlar. Bu tür hainlerin sundukları saygının ve övgünün, bir soysuzun amacını gizlemek için sırnaşıp yaltaklanması olduğunu anladığınızda çoğu zaman o yapacağını yapmıştır” diyerek,
Togan YILMAZTÜRK(http://ATSIZ.org)’da; “..Çerkez ve Abazalar’ı Rusların elinden kurtardık. analarını Rusların altından alıp namuslarına sahip çıktık, yurt verdik ev verdik aş verdik ama onlar Büyük Adige diye yanıp tutuşuyorlar yıllardır içten içe Türk düşmanlığı yapıyorlar ne yapalım dünya halidir diye aldırış etmeyelim(mi)..
..Çeçenler’in Mohaçkale’de Kumuk Türklerinin evlerini, iş yerlerini Vahabilik adına yağmaladıklarını ise dünyaya duyurmayalım.(mı) diyerek, Faşistler ve solcu geçinen sahte-karlar ve APO efendi, aynı cepheden, “Bize” saldırmaktadırlar..
.ve İTİRAFÇIBAŞI sonra da; “Biz toplumsal barış istiyoruz, ben savaşa siyaseten de, ahlaken de karşıyım“ demiş..
İTİRAFÇIBAŞI’ya soruyoruz; “Toplumsal barış” istiyorsun da, biz Çerkeslere niye düşmanlık güdüyorsun? 30.000 kişiden fazla insanın ölmesine sebep olurken siyasetçi değildinse, NE idin? Savaş emirleri verirken ahlaksızdın da, Ada’da Genç Osman’a benzetilince mi ahlaklı oldun?.İTİRAFÇIBAŞI; seçimler konusunda da “Bizim Türkler ile bir sorunumuz yok. Demokratik işbirliği olabilir“ demiş..
İTİRAFÇIBAŞI’nın sadece kendisine yalakalık (dalkavukluk) yapan “solcularla,“ Takiyyecilerle ve ABD ile sorunu yoktur.. Onun sorunu Vatanseverlerdir. Kimi Vatanseverlerin isimlerini ve inançlarını da, PKK içinde veya yanında olan bazılarını dizginlemek için kullanır. Bu isimlere ihtiyacının kalmadığını düşündüğünde ise, onları hemen unutuverir..İTİRAFÇIBAŞI; takiyyeci namussuzlara ve ABD’ye yaranmak ve de oyların bölünmesini sağlamak için, DTP’nin, Vatansever partilerle işbirliği yapmasını engellemiştir. Kürtlerin ve bazı Türklerin, bağımsız adaylar olarak seçimlere girmesini istemiştir.. Bu yaklaşımı ABD, AB ve onların uşaklarından olan TALABANİ ve BARZANİ alkışlamıştır. Prof.Baskın ORAN gibilere, “Çerkeslerden destek” geleceğini duyması üzerine de, DTP’lilerin ona oy vermesini engellettirtmiştir..İTİRAFÇIBAŞI; yeni bir savunma yazdığını söylüyor ve savunmasına ilişkin de şu açıklamalarda bulunuyor: “Bu savunmam sadece bizler için değil, aslında devlet için de önemli. Savunmamı son derece iyi yazdım. Görüşlerimi önemli derecede aktardım. Bir manifesto niteliğindedir. Bir kitap halinde basılabilir“
Kendisinden ve kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi önemsemeyen İTİRAFÇIBAŞI; 1992’de de, Abhazya’yı işgal eden, Gürcü faşistlerine karşı çıkmamıştır.. Yok edilmemek ve Vatanımız ABHAZYA’yı korumak için, savaşan ve destek arayan bizlere, “ayrılıkçı Abhazlar” demiş, YELSİN, ŞEVARDNADZE, ÖZAL, DEMİREL ve İNÖNÜ ile, aynı cephe’de olmayı tercih etmişdir..
..Ve bu gün İTİRAFÇIBAŞI; avukatları aracılığıyla, ortalığa yeni inciler saçarak, Türklerin, Kürtlerin ve Çerkeslerin arasına kama sokmaya çalışarak, CIA ajanı SAKAŞVİLİ ve “Türkiye’yi Pazarlamakla mükellefim” diyen Takiyyeci Gürcü TAYYİB E ile birlikte, bize karşı savaş açmışdır..
İTİRAFÇIBAŞI; bunu yaparken “MED-TV’nin” devamlı konuklarından (1971’de yüzlerce vatanseverin işkence görmesinin müsebbibi) olan MİT ajanı Prof. Mahir KAYNAK’tan, Ömer Lütfi METE ve Hüseyin Nihal ATSIZ “gibi” kişilerden edindiği “bilgilerden” yararlanmakta ve Çerkes Ethem’e, İhtilalci Çerkes Kurmay Albay Telat AYDEMİR’e ve de kendisi gibi sandığı Biz Çerkeslere, çamur atmaya kalkışmaktadır..Takiyyeci Gürcü TAYYİB E‘nin Türkiye’yi, ABD ve AB’ye satma planlarına tepki ve-renlerden ve bu vatanseverleri destekleyen Bizlerden ve onun yanlışlarına karşı “Duran” Devrimcilerden nefret eden İTİRAFÇIBAŞI, yanlız değildir..
Onun “takımından” Ahmet KARAMAN da 23.5.2002 tarihli Özgür Politika gazetesinde, Çerkes İnatlı Cumhurbaşkanı başlıklı yazısında; “Ahmet Necdet Sezer, yeryüzünde artık, nesli, izi kalmamış, sadece TC’de ‘Kemalizm’ adıyla yürürlükte bulunan diktatoryal sistemden fazla rahatsız değil.. ..Kendi kökleri olan Çerkezlerin, kendi kimlik ve kültürlerinden koparılarak, ne o, ne de bu olan bir meleze dönüştürülmesi, bu açıdan kendisini rahatsız etmiyordu.” diyerek,
Solcu geçinen Prof. Dr. Çetin Yetkin de; “bu gibi alçaklar, sizin ona göstermenizi sağladıkları güvene, dostluğa, içtenliğe, günü geldiğini düşündüklerinde, hıyanet ederler. Sizi içinizden vururlar, sırtınızdan hançerlerler. Hıyanetin ölçüsü, o hainin sizin dostluğunuzu ve güveninizi ne denli çok sağlamayı başarmışsa, o denli artar. Hatta, hıyanetin en can alıcı gün ve saati gelinceye değin, Çerkez Ethem gibi, sizin davanıza eylemli katkılarda da bulunur bunlar. Bu tür hainlerin sundukları saygının ve övgünün, bir soysuzun amacını gizlemek için sırnaşıp yaltaklanması olduğunu anladığınızda çoğu zaman o yapacağını yapmıştır” diyerek,
Togan YILMAZTÜRK(http://ATSIZ.org)’da; “..Çerkez ve Abazalar’ı Rusların elinden kurtardık. analarını Rusların altından alıp namuslarına sahip çıktık, yurt verdik ev verdik aş verdik ama onlar Büyük Adige diye yanıp tutuşuyorlar yıllardır içten içe Türk düşmanlığı yapıyorlar ne yapalım dünya halidir diye aldırış etmeyelim(mi)..
..Çeçenler’in Mohaçkale’de Kumuk Türklerinin evlerini, iş yerlerini Vahabilik adına yağmaladıklarını ise dünyaya duyurmayalım.(mı) diyerek, Faşistler ve solcu geçinen sahte-karlar ve APO efendi, aynı cepheden, “Bize” saldırmaktadırlar..
.ve İTİRAFÇIBAŞI sonra da; “Biz toplumsal barış istiyoruz, ben savaşa siyaseten de, ahlaken de karşıyım“ demiş..
İTİRAFÇIBAŞI’ya soruyoruz; “Toplumsal barış” istiyorsun da, biz Çerkeslere niye düşmanlık güdüyorsun? 30.000 kişiden fazla insanın ölmesine sebep olurken siyasetçi değildinse, NE idin? Savaş emirleri verirken ahlaksızdın da, Ada’da Genç Osman’a benzetilince mi ahlaklı oldun?.İTİRAFÇIBAŞI; seçimler konusunda da “Bizim Türkler ile bir sorunumuz yok. Demokratik işbirliği olabilir“ demiş..
İTİRAFÇIBAŞI’nın sadece kendisine yalakalık (dalkavukluk) yapan “solcularla,“ Takiyyecilerle ve ABD ile sorunu yoktur.. Onun sorunu Vatanseverlerdir. Kimi Vatanseverlerin isimlerini ve inançlarını da, PKK içinde veya yanında olan bazılarını dizginlemek için kullanır. Bu isimlere ihtiyacının kalmadığını düşündüğünde ise, onları hemen unutuverir..İTİRAFÇIBAŞI; takiyyeci namussuzlara ve ABD’ye yaranmak ve de oyların bölünmesini sağlamak için, DTP’nin, Vatansever partilerle işbirliği yapmasını engellemiştir. Kürtlerin ve bazı Türklerin, bağımsız adaylar olarak seçimlere girmesini istemiştir.. Bu yaklaşımı ABD, AB ve onların uşaklarından olan TALABANİ ve BARZANİ alkışlamıştır. Prof.Baskın ORAN gibilere, “Çerkeslerden destek” geleceğini duyması üzerine de, DTP’lilerin ona oy vermesini engellettirtmiştir..İTİRAFÇIBAŞI; yeni bir savunma yazdığını söylüyor ve savunmasına ilişkin de şu açıklamalarda bulunuyor: “Bu savunmam sadece bizler için değil, aslında devlet için de önemli. Savunmamı son derece iyi yazdım. Görüşlerimi önemli derecede aktardım. Bir manifesto niteliğindedir. Bir kitap halinde basılabilir“
İTİRAFÇIBAŞI; yine riyakarlık yapıyor..Türk devletini bu kadar seviyordu ve düşünüyordu da, Binlerce Kürt ve Türk gencini, biribirine niye kırdırttı?. “TC’yi” milyarlarca dolar kayıba niye uğrattı?. Okulları, iş makinelerini, köyleri neden yaktı-yaktırdı? Oraya giden öğretmenleri niye kurşuna dizdirdi?
İTİRAFÇIBAŞI, şimdi bu yaptıkları için, özür diliyor ve af edilmeyi bekliyor. O nedenle de artık Üniter devleti savunmakta, “Ben ulus-devlete karşıyım, ayrı bir Kürt devletine karşıyım” demektedir..Oysa İTİRAFÇIBAŞI, bugün af edilse, “ben ulus-devlete karşıyım derken, T.C’yi de kastetmiştim“diyerek, ABD ile anlaşarak, “Her halkın kendi kaderini tayin hakkı” ilkesini ABD’nin çıkarlarına göre dizayn ederek “neu-taktiklerini” hayata geçirmeye soyunur.. Ona uşak gibi bağlı olanlar da “Başkan, doğru söylüyor” der ve hemen onun ihanet çizgisinin peşine takılırlar..
İTİRAFÇIBAŞI; eskiden “Kürt halkı yüzyıllardır ihanet ve uşaklık ruhuyla eğitilmiştir. Biz bu kişiliği öldürüp, ona gerçek halk kimliğini giydireceğiz“ derdi. İTİRAFÇIBAŞI’nın tanımladığı Kürtler, bize göre ayna da gördüğü kişi ve yanında durmaya devam eden “düşünememe hastalarıdır.”
İTİRAFÇIBAŞI, şimdi bu yaptıkları için, özür diliyor ve af edilmeyi bekliyor. O nedenle de artık Üniter devleti savunmakta, “Ben ulus-devlete karşıyım, ayrı bir Kürt devletine karşıyım” demektedir..Oysa İTİRAFÇIBAŞI, bugün af edilse, “ben ulus-devlete karşıyım derken, T.C’yi de kastetmiştim“diyerek, ABD ile anlaşarak, “Her halkın kendi kaderini tayin hakkı” ilkesini ABD’nin çıkarlarına göre dizayn ederek “neu-taktiklerini” hayata geçirmeye soyunur.. Ona uşak gibi bağlı olanlar da “Başkan, doğru söylüyor” der ve hemen onun ihanet çizgisinin peşine takılırlar..
İTİRAFÇIBAŞI; eskiden “Kürt halkı yüzyıllardır ihanet ve uşaklık ruhuyla eğitilmiştir. Biz bu kişiliği öldürüp, ona gerçek halk kimliğini giydireceğiz“ derdi. İTİRAFÇIBAŞI’nın tanımladığı Kürtler, bize göre ayna da gördüğü kişi ve yanında durmaya devam eden “düşünememe hastalarıdır.”
İTİRAFÇIBAŞI; konuşmasına “Çözüm istemeyenler devlet içinde azınlık bir gruptur“ diyerek devam ediyor ve “Bunların zerre kadar Türklükle alakaları yoktur. Bunların içinde bazı Kürtler de var. Türk halkı Kürt halkının kıyımına kesinlikle razı değil. Bizim de Türklere düşmanlığımız yok. Nenem Havva Türkmendi, çok da vefakar bir kadındı.. Bu grup ısrarla Kürtlere soykırım yapmak istiyor. Ermenilere ve Rumlara yaptıklarını Kürtlere de yapmak istiyorlar. Sorunu bu şekilde halletmek istiyorlar. Ermeni ve Rumlara yaptıklarınızı Kürtlere yapamazsınız. Kürtleri yok edemezsiniz. 25 milyonu nereye süreceksiniz! Güney’de gerekli bütün hazırlıklar yapılmış, Kürtler örgütlenmiş. Amerika Kürtlere her türlü silahı ve desteği vermiş,.. Bu şekilde çözmek isteyenler en büyük zararı veriyor. Bunlar içerisinde Çerkezler var, Araplar, Kürtler, Balkan kökenliler, Sabetayistler var ki, bunlar en tehlikeli gruptur, ama Anadolu Türkü yok. Bunlar aynen Osmanlı’daki yeniçeri ocağı gibi Türk kökenli olmayanlardır. Bunlar zamanın İttihatçılarıdır, neo-ittihatçılardır“ diyor, arkasından da, Nisan ayından başlayarak yapılan cumhuriyet mitinglerini de, “Son dönemde bir çok cumhuriyet mitingleri düzenleniyormuş. Bunlar Kızıl Elmacı denen gruplardır. Bunların çoğu Türk değil, Türklükle zerre kadar alakaları yok.” diye değerlendirmiş. Sonra da “Savunmam da bunları geniş olarak açıkladım. Biliyorsunuz bunlar Kurtuluş Savaşı’nda da etkindiler. Hatta Çerkes Ethem yandaşlarıyla Ankara’ya gelip meclise baskın bile yapmıştı. Hatta Mustafa Kemal için ‘O buraya gelirse, onu yok ederim’ diyordu. Bunların sayıları çok azdır, ama çok örgütlüler. Talat Aydemir de darbe yapmaya kalkışmıştı. İsmet İnönü o zaman bunlar için ‘Kurtuluş Savaşı’nda da başımıza bela oldular, halen de bela olmaya devam ediyor. Bunlardan kurtulamadık’ demiştir. Bunlar çok azdır, ama örgütlü ve darbecidirler” diyor..
İTİRAFÇIBAŞI; mitinglere katılılanlara iftira ediyor. Türkiye’yi satmaya devam eden Takiyyecilere karşı oldukları için insanlar, meydanları doldurmuşlardır.. O insanlar “neu-ittihatçı, neu-Enverci, kızıl elmacı” falan değildir. Onlar sadece ve sadece Türkiye’yi çok sevenlerdir. Bu nedenle; Biz Kafkasya kökenliler de, vatanlarını sevenlerin yanında olmuşuzdur..
İTİRAFÇIBAŞI; mitinglere katılılanlara iftira ediyor. Türkiye’yi satmaya devam eden Takiyyecilere karşı oldukları için insanlar, meydanları doldurmuşlardır.. O insanlar “neu-ittihatçı, neu-Enverci, kızıl elmacı” falan değildir. Onlar sadece ve sadece Türkiye’yi çok sevenlerdir. Bu nedenle; Biz Kafkasya kökenliler de, vatanlarını sevenlerin yanında olmuşuzdur..
İTİRAFÇIBAŞI, gündemi saptırmak ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin önemli yerlerinde görevlerini yapmakta olan Çerkesleri ve başka “bazı” Çerkesleri etkisizleştirebilmek için, bütün ÇERKESLERE kin kusmaktadır..
Oysa Abdullah ÖCALAN “1920’lerin güncelleştirilerek, Mustafa KEMAL’in yapmak istediği reformların tamamlanmasını, üniter devlet yapısı içinde, eşit ve özgür yurttaşlar olarak, Türk ve Kürtlerin kardeşçe birarada yaşamasını” istediğini açıkladığında, BİZLER bu düşünceye katıldığımızı açıklayarak, “akan kanın durdurulmasını sağlamak için arabuluculuğa” bile soyunmuştuk..
Oysa Abdullah ÖCALAN “1920’lerin güncelleştirilerek, Mustafa KEMAL’in yapmak istediği reformların tamamlanmasını, üniter devlet yapısı içinde, eşit ve özgür yurttaşlar olarak, Türk ve Kürtlerin kardeşçe birarada yaşamasını” istediğini açıkladığında, BİZLER bu düşünceye katıldığımızı açıklayarak, “akan kanın durdurulmasını sağlamak için arabuluculuğa” bile soyunmuştuk..
İTİRAFÇIBAŞI ise; şimdi “tarihsel bir yalanı” tekrarlayıp duran Kahpelerle, aynı ağızla konuşarak, bizim ulusal kimliğimize saldırmaktadır.. Artık BİZ–HEPİMİZ, “APO’nun ihanet etmeden duramayan megaloman bir hain” olduğuna inanmaktayız..Türkiye için toprağa ve zindanlara düşen biz Çerkeslerden, sağcısı da “solcusu” da, İTİRAFÇIBAŞI da -ulusal kimliğimizi öne çıkararak- hiç bahsetmez.. BUNLAR; Edebiyat, Müzik ve Spor alanında dünyaca tanınanlarımızdan, Devlet adamlarımızdan (General, Millet-vekili, Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olanlarımızdan) ve hatta 1932’de Dünya güzeli seçilenimizden hiç “Çerkes” diye bahsetmez.. Bizleri Dünya’ya Türk olarak duyuyarak, öğünürler.. Hatta işlerine gelince siyahi sporcuları da “Türk” yaparlar.. BUNLAR; Türkiye’ye saldıran düşman Anzakları, İtalyanları, İngilizleri ve Fransızları “dost ve müttefik“ diye kucaklarlar. Fakat Türkiye için savaşmış ve savaşan Bizleri ise, İTİRAFÇIBAŞI’nın yaptığı gibi, her fırsat da “kahpece yalanlarla” karalamaya kalkışırlar..
..Evet, İTİRAFÇIBAŞI!.. söylediğin gibi biz Çerkeslerin sayısı azdır.. Çünkü biz köpekler gibi çoğalmayız. Biz’de nicelik değil, nitelik önemlidir. Hatta Biz’de nüfus sayımı bile hoş karşılanmaz. Çünkü bizim kültürümüzde sadece hayvanlar sayılır!. Bu mantık ve nitelikde bir ulus olduğumuzdan dolayıdır ki; Rus ve Gürcülerin açıklamalarına göre, bizim nüfusumuzdan, yaklaşık 45 kat fazla olan Gürcüstan’ın, işgalci Faşist birliklerini ve Ukraynalı lejyonerleri, 14 ay süren halk savaşımımızın bitim tarihi olan 30 eylül 1993 de, son darbeyi vurarak, perişan etmişizdir!.
..Evet, Biz Çerkesler Çarlık Rusyasında, Osmanlı imparatorluğunda ve sonra da Türkiye’de, Suriye’de, Ürdün’de, Mısır’da ve Sovyetler Birliği’nde uğradığımız ihanetlerden dolayı, mecburen örgütlenmeyi çok iyi öğrendik.. Bu nedenle de yaşadığımız her yerde; namussuzlar, hainler, menfaatperestler, dönekler, muhbirler ve itirafçılar bizlerin “darbelerinden“ hep korkmuşlardır ve de korkmaya devam etmektedirler..İTİRAFÇIBAŞI, “incilerine“; ”Mustafa Kemal’in anlayışı biraz farklıdır. M. Kemal başta Kürtlerle ittifak yaptı. Kurtuluş Savaşı’nı kimseden para almadan yürüttü. Düyun-u Umumiye’yi kaldırdı,” diyerek, devam ediyor..
..Evet, İTİRAFÇIBAŞI!.. söylediğin gibi biz Çerkeslerin sayısı azdır.. Çünkü biz köpekler gibi çoğalmayız. Biz’de nicelik değil, nitelik önemlidir. Hatta Biz’de nüfus sayımı bile hoş karşılanmaz. Çünkü bizim kültürümüzde sadece hayvanlar sayılır!. Bu mantık ve nitelikde bir ulus olduğumuzdan dolayıdır ki; Rus ve Gürcülerin açıklamalarına göre, bizim nüfusumuzdan, yaklaşık 45 kat fazla olan Gürcüstan’ın, işgalci Faşist birliklerini ve Ukraynalı lejyonerleri, 14 ay süren halk savaşımımızın bitim tarihi olan 30 eylül 1993 de, son darbeyi vurarak, perişan etmişizdir!.
..Evet, Biz Çerkesler Çarlık Rusyasında, Osmanlı imparatorluğunda ve sonra da Türkiye’de, Suriye’de, Ürdün’de, Mısır’da ve Sovyetler Birliği’nde uğradığımız ihanetlerden dolayı, mecburen örgütlenmeyi çok iyi öğrendik.. Bu nedenle de yaşadığımız her yerde; namussuzlar, hainler, menfaatperestler, dönekler, muhbirler ve itirafçılar bizlerin “darbelerinden“ hep korkmuşlardır ve de korkmaya devam etmektedirler..İTİRAFÇIBAŞI, “incilerine“; ”Mustafa Kemal’in anlayışı biraz farklıdır. M. Kemal başta Kürtlerle ittifak yaptı. Kurtuluş Savaşı’nı kimseden para almadan yürüttü. Düyun-u Umumiye’yi kaldırdı,” diyerek, devam ediyor..
İTİRAFÇIBAŞI, yine eksik ve yalan söylüyor. Kurtuluş savaşındaki, Biz Çerkeslerin rolünü atlayarak, gizleyerek ve bize çamur atarak yorumluyor.. Atatürkçü geçinenlere, faşistlere ve sahtekarlara kuyruk sallayarak, “af edilmeyi” bekliyor.. O nedenle de, Kurtuluş savaşı sürecini alt üst ediyor...
Oysa olaylar İTİRAFÇIBAŞI’nın, dediğinin tersidir.. Kurtuluş savaşının Gerilla kuvveti olan Kuvayi Seyyare, Kuvayi Milliye, Tedip Alayları ve Yeşil Ordu’yu kuranlar Çerkes ETHEM ve diğer Çerkeslerdir.. Başlatılan Gerilla savaşı için gereken ilk silahlar da, Teşkilatı Mahsuse’nin Başkanı Çerkes Eşref Sencer KUŞÇUBAŞI’ndan temin edilmiştir..10 Eylül 1920’de BAKÜ’da kurulan Türkiye Komünist Partisi’nin ilk genel sekreteri Ethem NEJAT Çerkesdir.. M.Kemal’in öncülüğünde kurulan resmi TKP’nin ilk genel sekreteri Hakkı BEHİÇ de Çerkes’dir...İzmir’in işgal edilişini protesto etmek üzere Sultanahmet mitingini örgütleyen iki hanımdan biri de Çerkes Melek hanımdır.. İzmir’in İşgali üzerine; kendiliğinden Afyon’daki Tümeniyle ilk olarak, seferberlik ilan eden de, Çerkes kurmay Yarbay Mahmut beydir..İstanbul hükümetini ve Anadolu ihtilalcilerini temsilen, Amasya’da yapılan toplantı’da hazır bulunan ve orada alınan kararlara iştirak eden 5 kişilik heyetten Mustafa Kemal’in dışındakilerin hepsi ÇERKES’dir ve Amasya Tamimi’ni; Mutafa KEMAL ve Çerkes Rauf ORBAY birlikte hazırlamıştır..Amasya buluşmasının, Sivas ve Erzurum kongrelerinin güvenliğini sağlayanlar Çerkeslerdir.
Meşhur “Hücum Taburları” ve “Karakol Örgütü” kurucusu ve Anadoluya silah ve de Kurtuluş savaşı için lazım olan kadroları “kaçırmayı” örgütleyenlerin başı da, Atış Okulu Kumandanı Yenibahçeli ŞÜKRÜ’dür ve o da Çerkesdir..
“Yoldaş Cemiyetini” “direniş örgütünü” ve “Çeçen müfrezelerini” kuran; Süleyman SIRRI ve kardeşi Mecit TOYDEMİR beyler de Çerkes’dir..Padişah yanlısı ayaklanmaları en sert şekilde bastıran da Çerkeslerdi..TBMM.’nin seçtiği ilk Başvekil Rauf ORBAY ve ilk Dışişleri Bakanı Bekir Sami de Çerkes’dir..
Bu süreç içinde “Katli vaciptir veya Vatan hainidir” denilerek, Bize hedef gösterilen “Osmanlı sadrazamları, Başbakan Nihat ERİM ve ASALA’nın bazı kadroları da” Çerkeslerin elinden kurtulamamışlardır..
Oysa olaylar İTİRAFÇIBAŞI’nın, dediğinin tersidir.. Kurtuluş savaşının Gerilla kuvveti olan Kuvayi Seyyare, Kuvayi Milliye, Tedip Alayları ve Yeşil Ordu’yu kuranlar Çerkes ETHEM ve diğer Çerkeslerdir.. Başlatılan Gerilla savaşı için gereken ilk silahlar da, Teşkilatı Mahsuse’nin Başkanı Çerkes Eşref Sencer KUŞÇUBAŞI’ndan temin edilmiştir..10 Eylül 1920’de BAKÜ’da kurulan Türkiye Komünist Partisi’nin ilk genel sekreteri Ethem NEJAT Çerkesdir.. M.Kemal’in öncülüğünde kurulan resmi TKP’nin ilk genel sekreteri Hakkı BEHİÇ de Çerkes’dir...İzmir’in işgal edilişini protesto etmek üzere Sultanahmet mitingini örgütleyen iki hanımdan biri de Çerkes Melek hanımdır.. İzmir’in İşgali üzerine; kendiliğinden Afyon’daki Tümeniyle ilk olarak, seferberlik ilan eden de, Çerkes kurmay Yarbay Mahmut beydir..İstanbul hükümetini ve Anadolu ihtilalcilerini temsilen, Amasya’da yapılan toplantı’da hazır bulunan ve orada alınan kararlara iştirak eden 5 kişilik heyetten Mustafa Kemal’in dışındakilerin hepsi ÇERKES’dir ve Amasya Tamimi’ni; Mutafa KEMAL ve Çerkes Rauf ORBAY birlikte hazırlamıştır..Amasya buluşmasının, Sivas ve Erzurum kongrelerinin güvenliğini sağlayanlar Çerkeslerdir.
Meşhur “Hücum Taburları” ve “Karakol Örgütü” kurucusu ve Anadoluya silah ve de Kurtuluş savaşı için lazım olan kadroları “kaçırmayı” örgütleyenlerin başı da, Atış Okulu Kumandanı Yenibahçeli ŞÜKRÜ’dür ve o da Çerkesdir..
“Yoldaş Cemiyetini” “direniş örgütünü” ve “Çeçen müfrezelerini” kuran; Süleyman SIRRI ve kardeşi Mecit TOYDEMİR beyler de Çerkes’dir..Padişah yanlısı ayaklanmaları en sert şekilde bastıran da Çerkeslerdi..TBMM.’nin seçtiği ilk Başvekil Rauf ORBAY ve ilk Dışişleri Bakanı Bekir Sami de Çerkes’dir..
Bu süreç içinde “Katli vaciptir veya Vatan hainidir” denilerek, Bize hedef gösterilen “Osmanlı sadrazamları, Başbakan Nihat ERİM ve ASALA’nın bazı kadroları da” Çerkeslerin elinden kurtulamamışlardır..
Diaspora’da yaşanılan -yaklaşık 150 yıllık- sürede, yönetimde olanların Bizlere ihtiyaçları kalmadığı her dönemde; Çerkes ETHEM ve YAKUP CEMİL gibi, Çerkes halkının Fedaileri, hep ihanete uğramışlardır.. Kendi Ülkelerine ihanet eden Hainler ise “Kahraman” ilan olunmuş ve ölünceye kadar da ülkelerine çeşitli biçimlerde ihanet etmeye, devam etmişlerdir.
Bu hainlerin önde geleni ise; İTİRAFÇIBAŞI’nın fikir babalarından olan İNÖNÜ’dür. Kurtuluş savaşı sırasında; Bizler Anadoluyu işgal edenlere ve Padişah yanlısı isyancılara karşı savaşırken, Erzurum ve Sivas kongrelerinde “toparlanma” çalışmaları sürdürülürken, İNÖNÜ ise İstanbul, Maltepe’deki evinde; Türkiye’yi Amerikan mandası’na sokmak için, planlar yapmaktaydı.. O nedenle de; İ..İNÖNÜ’nün Erzurum Kongresinde, Sivas Kongresinde, Samsun ve Amasya buluşmalarında ismi geçmez!..........
İTİRAFÇIBAŞI; Kurtuluş Savaşının Tarihini ve Kurtuluş Savaşının ve sonraki dönemin Gerçek Kahramanlarını; Çerkes Kurmay Albay Talat AYDEMİR ve Devrimci Süvari Binbaşı Fethi GÜRCAN’ı anlatan kitaplardan, H.İzzettin DİNAMO’nun Kutsal İsyan adlı 7 ciltlik eserinden, Muhittin ÜNAL’ın 245 sayfalık Kurtuluş Savaşında Çerkeslerin Rolü isimli kitabından, Yusuf BÜYÜKBAŞARAN, Yavuz BAHADIROĞLU, İsmet BOZDAĞ, Muhittin NALBANTOĞLU, Hamdi ERGÜNER, Yalçın KÜÇÜK, Soner YALÇIN, Bülent ULUER, Vural ABAZA, Cemal ŞENER, Toktamış ATEŞ, Ergün HİÇYILMAZ, M.Kemal ÖKE ve Cemal KUTAY’ın kitaplarından ve yazılarından öğreneceğine, gidip “Ajanlardan-Gericilerden ve Faşolardan” öğreniyor!..
Bu hainlerin önde geleni ise; İTİRAFÇIBAŞI’nın fikir babalarından olan İNÖNÜ’dür. Kurtuluş savaşı sırasında; Bizler Anadoluyu işgal edenlere ve Padişah yanlısı isyancılara karşı savaşırken, Erzurum ve Sivas kongrelerinde “toparlanma” çalışmaları sürdürülürken, İNÖNÜ ise İstanbul, Maltepe’deki evinde; Türkiye’yi Amerikan mandası’na sokmak için, planlar yapmaktaydı.. O nedenle de; İ..İNÖNÜ’nün Erzurum Kongresinde, Sivas Kongresinde, Samsun ve Amasya buluşmalarında ismi geçmez!..........
İTİRAFÇIBAŞI; Kurtuluş Savaşının Tarihini ve Kurtuluş Savaşının ve sonraki dönemin Gerçek Kahramanlarını; Çerkes Kurmay Albay Talat AYDEMİR ve Devrimci Süvari Binbaşı Fethi GÜRCAN’ı anlatan kitaplardan, H.İzzettin DİNAMO’nun Kutsal İsyan adlı 7 ciltlik eserinden, Muhittin ÜNAL’ın 245 sayfalık Kurtuluş Savaşında Çerkeslerin Rolü isimli kitabından, Yusuf BÜYÜKBAŞARAN, Yavuz BAHADIROĞLU, İsmet BOZDAĞ, Muhittin NALBANTOĞLU, Hamdi ERGÜNER, Yalçın KÜÇÜK, Soner YALÇIN, Bülent ULUER, Vural ABAZA, Cemal ŞENER, Toktamış ATEŞ, Ergün HİÇYILMAZ, M.Kemal ÖKE ve Cemal KUTAY’ın kitaplarından ve yazılarından öğreneceğine, gidip “Ajanlardan-Gericilerden ve Faşolardan” öğreniyor!..
Maddi destek meselesine gelince; Mustafa Kemal, Lenin’den; Altın, Ağırmakineli, Top, Tüfek, Cephane, Süngü ve kılıç istemiştir. Gerekenler kendisine fazlasıyla gönderilmiştir. Ayrıca Kafkasyadan, Afganistandan ve Hindistandan da maddi destekler gelmiştir. Hatta Anadolu Ajansı da Kafkasyalıların gönderdikleri paraların bir kısmı ile kurulmuştur. Düyun-u Umumiye’ye ise; Lozan antlaşması ile müdahele edilmiştir. O noktadan itibaren, bu kurumun, “vergi gelirlerini denetleme imtiyazına” son verilmiş, fakat Düyun-u Umumiye, borçların “alacaklılara paylaştırılması” görevini sürdürmüş ve borçlar -Türkiye’ce- ödenmeye devam etmiştir. Bu borçların son taksiti ise, ilk dış borcun alınmasından tam 73 yıl sonra, 1954’ te ödenerek bitirilmiştir..
İTİRAFÇIBAŞI, “incilerine”; “…Ben Nihal Atsız onları da okudum. Atsız kültür milliyetçisidir, 80 yıl yaşamış bunun kırk yılını cezaevinde geçirmiştir. Şimdiki neo-ittihatçılar günümüzdeki Envercilerdir. Bunlar devlet merkezini ele geçirmiş, elde ettikleri konumu ve rantı paylaşmak istemiyorlar. Bunlar sivil bürokratlar ve birkaç politikacıdır. Halkın bunları bilmesi lazım. Bu neu-ittihatçıların içinde Türk olmayan tüm unsurlar ağırlıktadır. Bunlar Araplar, Kürtler, Çerkezler, Balkan kökenlilerdir. Bunların Türklükle alakası yok. Anadolu halkı düşmanlık yapmaz. Bizim de kimseye düşmanlığımız yok. Bahsettiğim durumu Avni Özgürel de dile getiriyor, biliyor.” diyerek devam ediyor..
İTİRAFÇIBAŞI’nın inanıp, hayran olduğu “kaynak“ kişilerden birisi de, yukarıda sözünü ettiği Faşist ideolog Hüseyin Nihal ATSIZ’dır. İTİRAFÇIBAŞI’nın “kültür milliyetçisi” olarak nitelediği bu kişinin, 4 Mayıs 1941 tarihli vasiyetini aşağıya koyalım da; İTİRAFÇIBAŞI’ya inanmaya devam edenler, belki “düşünmeye” başlarlar..
“Yağmur Oğlum!
Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigâr olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol.Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır.Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarınki düşmanlarımızdır.Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içerideki düşmanlarımızdır.Bu kadar düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı. Tanrı Yardımcın olsun !”
KOMAL Basın Yayım Limited Şirketi de, Temmuz 2000 tarihinde: (İnegöl Mah. Validecami sokak No:61 Aksaray-İstanbul, Tel:0212.5291045) Uluslararası Karşı-devrim Hareketi, Teslimiyet ve Tasfiyecilik ile BİR YANILSAMANIN SONU isimli(16,5x24cm. ebadında) 508 sayfalık bir kitap yayınladı. Bu kitap; yaşamlarının 20 yıldan fazla bir zamanını cezaevlerinde, olağanüstü baskı ve zor koşullarda geçirdikleri halde, itirafçı olmayan, kişilerce yazılmıştır. Bu kitap’da; A.ÖCALAN’ın mahkemelerdeki ifadeleri (itirafları), uluslararası karşıdevrim hareketi, emperyalist devletlerle ve onların piyonlarıyla olan ilişkileri, teslimiyet ve tasfiyecilik, belgeleriyle demokratik kamuoyuna anlatılmaktadır..
Bu -kısa- açıklamalarımızdan sonra; Kafkasya Kökenlilerin ve Türkiye’nin düşmanı olduğu artık iyice ortaya çıkmış bulunan İTİRAFÇIBAŞI ile hareket edenlere “Haşarop” diyor, diğerlerini ise red ediyoruz..ABHAZYA’nın ve çoğunluğumuzun yaşadığı Türkiye’nin düşmanı olan; Parababaları, Takiyyeciler, Ahlaksız Medya Mensupları ve bunlarla işbirliği yapan Siyasetçiler, Rüzgargülleri ve de bu saydıklarımızın yakınları, hiç acınmaması gereken kişilerdir..
Namuslu insanlar bizi sever.. Biz de onları severiz.. Bu nedenden dolayıdır ki; Diasporadaki örgütlü Kafkasya Kökenliler; Demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti için uğraşan, Vatansever Teşkilatların ve Namuslu Kişilerin Dostu olmaya devam edecektir.
Eşref ABAZA
14. Eylül. 2007
Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigâr olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol.Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır.Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarınki düşmanlarımızdır.Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içerideki düşmanlarımızdır.Bu kadar düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı. Tanrı Yardımcın olsun !”
KOMAL Basın Yayım Limited Şirketi de, Temmuz 2000 tarihinde: (İnegöl Mah. Validecami sokak No:61 Aksaray-İstanbul, Tel:0212.5291045) Uluslararası Karşı-devrim Hareketi, Teslimiyet ve Tasfiyecilik ile BİR YANILSAMANIN SONU isimli(16,5x24cm. ebadında) 508 sayfalık bir kitap yayınladı. Bu kitap; yaşamlarının 20 yıldan fazla bir zamanını cezaevlerinde, olağanüstü baskı ve zor koşullarda geçirdikleri halde, itirafçı olmayan, kişilerce yazılmıştır. Bu kitap’da; A.ÖCALAN’ın mahkemelerdeki ifadeleri (itirafları), uluslararası karşıdevrim hareketi, emperyalist devletlerle ve onların piyonlarıyla olan ilişkileri, teslimiyet ve tasfiyecilik, belgeleriyle demokratik kamuoyuna anlatılmaktadır..
Bu -kısa- açıklamalarımızdan sonra; Kafkasya Kökenlilerin ve Türkiye’nin düşmanı olduğu artık iyice ortaya çıkmış bulunan İTİRAFÇIBAŞI ile hareket edenlere “Haşarop” diyor, diğerlerini ise red ediyoruz..ABHAZYA’nın ve çoğunluğumuzun yaşadığı Türkiye’nin düşmanı olan; Parababaları, Takiyyeciler, Ahlaksız Medya Mensupları ve bunlarla işbirliği yapan Siyasetçiler, Rüzgargülleri ve de bu saydıklarımızın yakınları, hiç acınmaması gereken kişilerdir..
Namuslu insanlar bizi sever.. Biz de onları severiz.. Bu nedenden dolayıdır ki; Diasporadaki örgütlü Kafkasya Kökenliler; Demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti için uğraşan, Vatansever Teşkilatların ve Namuslu Kişilerin Dostu olmaya devam edecektir.
Eşref ABAZA
14. Eylül. 2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder