GÜRCÜ FAŞİSTLERİNİN, TÜRK TOPRAKLARINDA GÖZÜ OLDUĞUNU, BİLDİKLERİ HALDE, BU FAŞİSTLERE YARDIM EDENLER,TÜRKİYE’YE VE ABHAZYA’YA İHANET EDEN HAİNLERDİR
(Geçtiğimiz günlerde; Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Gürcistan Silahlı Kuvvetleri arasında işbirliği, eğitim, tatbikat ve lojistik destek konularını kapsayacak 1,8 milyon dolarlık yardım anlaşması imzalandı.Türkiye'nin Tiflis Büyükelçisi Ertan Tezgör, “Türkiye'nin, komşusu Gürcistan'a NATO üyeliğinde güçlü destek verdiğini” belirtti. Türkiye'nin Tiflis Büyükelçisi Ertan Tezgör, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Gürcistan Silahlı Kuvvetleri'ne yardımı nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Türkiye'nin yakın komşusu Gürcistan'ı güçlü görmek” istediğini ve bu komşusuna “her türlü yardımda bulunduğunu” kaydetti. “Türkiye ile Gürcistan arasındaki dostluk ilişkilerinin yüzyıllar boyu devam edeceğini” kaydeden Türkiye'nin Tiflis Büyükelçisi Ertan Tezgör “Gürcistan'ın huzuru bizim huzurumuz. Gürcistan'ın derdi bizim derdimizdir”dedi.Gürcistan'ın, NATO'ya üyelik sürecine verilen desteği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Mart'ta Tiflis'e yaptığı ziyaret sırasında çok açık şekilde dile getirdiğini kaydeden Türkiye'nin Tiflis Büyükelçisi Ertan Tezgör “aynı zamanda Gürcistan'ın Avrupa ile bütünleşmesinde Türkiye'nin en önemli kapı” olduğunu belirtti.
Törene katılan Gürcistan Sınır Birlikleri Komutanı Badri Bitsadze de, açıklamasında, “Gürcistan Silahlı Kuvvetleri'nin geliştirilmesi sürecinde, Türkiye'nin yardımlarının önemli katkı sağladığını” söyledi. “Türkiye'nin yardımlarından dolayı büyük memnuniyet duyduklarını” kaydeden Bitsadze, “Gürcistan Silahlı Kuvvetleri'ne yapılan bu yardımlar ile bölge barışı ve istikrarının korunacağını” ifade etti. Bitsadze, “Türkiye'nin Gürcistan'a NATO'ya üyelik sürecinde büyük destek verdiğini” de, sözlerine ekledi.
Törene, Türkiye'nin Gürcistan'daki Silahlı Kuvvetler Ataşesi Tuğgeneral Yüksel Öztekin ve diğer askeri yetkililer de katıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Gürcistan Silahlı Kuvvetleri arasında işbirliği; eğitim, tatbikat ve lojistik destek konularını kapsayacak şekilde sürüyor.
Gürcistan Silahlı Kuvvetleri'ne bugün 1 milyon 247 bin dolar tutarında yardım malzemesi teslim edilirken, Ocak ayında yapılan 513 bin dolar tutarındaki yardımla birlikte 2006'nın ilk çeyreğinde toplam 1,8 milyon dolar tutarında yardım yapılmış oldu.
Teslim edilen malzemenin, Lojistik Destek Tabur Komutanlığı'na bakım yeteneği kazandırılması kapsamında; bakım kademesinin tesisi, Savunma Akademisi'nin öğretim ve eğitimine çeşitli malzeme ile katkıda bulunulması, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Marneuli Hava Meydanı'nda erbaş ve erlerin yaşam standartlarının iyileştirilmesi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın çalışma ortamının iyileştirilmesi ve Devlet Sınır Koruma Teşkilatı'na yük aracı tedariki ile hareket yeteneği kazandırılması amaçlanıyor.
Türkiye ile Gürcistan arasındaki 2005 yılı lojistik uygulama protokolüne göre ayrıca, Savunma Akademisi için eğitimlerde modern ordular tarafından etkin bir şekilde kullanılan simülasyon merkezinin tesisi, Marneuli Hava Meydanı'nın modernizasyonuna katkıda bulunulması, Özel Kuvvetler'in her türlü şartlarda görev yapabilecek teçhizatla donanımı ve eğitim desteği, Devlet Sınır Koruma Teşkilat Başkanlığı'na, iki ülke sınırında bulunan birliklerin komuta kontrol sisteminin tesisi ve birliklerin donanımı ile ilgili destek sağlanması hedefleniyor.Bilindigi gibi daha evvel de, Türkiye hükümetleri tarafından Gürcüstan’a askeri ve ekonomik destekler sunulmuş ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplari ile, Faşist Gürcü birlikleri beraberce, askeri tatbikatlar da yapmışlardı.)
(Geçtiğimiz günlerde; Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Gürcistan Silahlı Kuvvetleri arasında işbirliği, eğitim, tatbikat ve lojistik destek konularını kapsayacak 1,8 milyon dolarlık yardım anlaşması imzalandı.Türkiye'nin Tiflis Büyükelçisi Ertan Tezgör, “Türkiye'nin, komşusu Gürcistan'a NATO üyeliğinde güçlü destek verdiğini” belirtti. Türkiye'nin Tiflis Büyükelçisi Ertan Tezgör, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Gürcistan Silahlı Kuvvetleri'ne yardımı nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Türkiye'nin yakın komşusu Gürcistan'ı güçlü görmek” istediğini ve bu komşusuna “her türlü yardımda bulunduğunu” kaydetti. “Türkiye ile Gürcistan arasındaki dostluk ilişkilerinin yüzyıllar boyu devam edeceğini” kaydeden Türkiye'nin Tiflis Büyükelçisi Ertan Tezgör “Gürcistan'ın huzuru bizim huzurumuz. Gürcistan'ın derdi bizim derdimizdir”dedi.Gürcistan'ın, NATO'ya üyelik sürecine verilen desteği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Mart'ta Tiflis'e yaptığı ziyaret sırasında çok açık şekilde dile getirdiğini kaydeden Türkiye'nin Tiflis Büyükelçisi Ertan Tezgör “aynı zamanda Gürcistan'ın Avrupa ile bütünleşmesinde Türkiye'nin en önemli kapı” olduğunu belirtti.
Törene katılan Gürcistan Sınır Birlikleri Komutanı Badri Bitsadze de, açıklamasında, “Gürcistan Silahlı Kuvvetleri'nin geliştirilmesi sürecinde, Türkiye'nin yardımlarının önemli katkı sağladığını” söyledi. “Türkiye'nin yardımlarından dolayı büyük memnuniyet duyduklarını” kaydeden Bitsadze, “Gürcistan Silahlı Kuvvetleri'ne yapılan bu yardımlar ile bölge barışı ve istikrarının korunacağını” ifade etti. Bitsadze, “Türkiye'nin Gürcistan'a NATO'ya üyelik sürecinde büyük destek verdiğini” de, sözlerine ekledi.
Törene, Türkiye'nin Gürcistan'daki Silahlı Kuvvetler Ataşesi Tuğgeneral Yüksel Öztekin ve diğer askeri yetkililer de katıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Gürcistan Silahlı Kuvvetleri arasında işbirliği; eğitim, tatbikat ve lojistik destek konularını kapsayacak şekilde sürüyor.
Gürcistan Silahlı Kuvvetleri'ne bugün 1 milyon 247 bin dolar tutarında yardım malzemesi teslim edilirken, Ocak ayında yapılan 513 bin dolar tutarındaki yardımla birlikte 2006'nın ilk çeyreğinde toplam 1,8 milyon dolar tutarında yardım yapılmış oldu.
Teslim edilen malzemenin, Lojistik Destek Tabur Komutanlığı'na bakım yeteneği kazandırılması kapsamında; bakım kademesinin tesisi, Savunma Akademisi'nin öğretim ve eğitimine çeşitli malzeme ile katkıda bulunulması, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Marneuli Hava Meydanı'nda erbaş ve erlerin yaşam standartlarının iyileştirilmesi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın çalışma ortamının iyileştirilmesi ve Devlet Sınır Koruma Teşkilatı'na yük aracı tedariki ile hareket yeteneği kazandırılması amaçlanıyor.
Türkiye ile Gürcistan arasındaki 2005 yılı lojistik uygulama protokolüne göre ayrıca, Savunma Akademisi için eğitimlerde modern ordular tarafından etkin bir şekilde kullanılan simülasyon merkezinin tesisi, Marneuli Hava Meydanı'nın modernizasyonuna katkıda bulunulması, Özel Kuvvetler'in her türlü şartlarda görev yapabilecek teçhizatla donanımı ve eğitim desteği, Devlet Sınır Koruma Teşkilat Başkanlığı'na, iki ülke sınırında bulunan birliklerin komuta kontrol sisteminin tesisi ve birliklerin donanımı ile ilgili destek sağlanması hedefleniyor.Bilindigi gibi daha evvel de, Türkiye hükümetleri tarafından Gürcüstan’a askeri ve ekonomik destekler sunulmuş ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplari ile, Faşist Gürcü birlikleri beraberce, askeri tatbikatlar da yapmışlardı.)
BU HABER; “bazı kardeşlerimizin çok yönlü düşünmelerine yardımcı olacaktır” diyor ve AKP hükümetinin Faşist Gürcü yönetimine yaptığı yeni yardımlardan yola çıkarak; “Türkiye’de neler oluyor? Ne yapmalı?” sorularına kısaca değinmek istiyorum..
Türk kurtuluş savaşının lideri ATATÜRK’ün ölümünden sonra, iktidara gelen Amerikan mandası taraftarı İNÖNÜ; önce gerçek Atatürkçü kişileri devlet dairelerinden tasviye etmiş, sonra emperyalistlerle uşaklık temelinde ilişkiler içine girmiş, onbinlerce kişinin canını vererek emperyalist işgalden kurtardığı Anadolunun stratejik öneme haiz yerlerini; askeri üs kurmaları için, ABD’ye vermeye başlamıştır..O ve onu takiben başa geçenler; Türkiye’nin, yerüstü ve yeraltı kaynaklarını, düşmanlara peşkeş çekerek, namus-vatanseverlik ve dayanışma gibi asil duyguların yerine, emperyalistlerin ve dincilerin kültürünü ikame ederek, bugün ki hırsızlık ve ahlaksızlık ortamının yaratılmasını sağlamışlardır.
Türk kurtuluş savaşının lideri ATATÜRK’ün ölümünden sonra, iktidara gelen Amerikan mandası taraftarı İNÖNÜ; önce gerçek Atatürkçü kişileri devlet dairelerinden tasviye etmiş, sonra emperyalistlerle uşaklık temelinde ilişkiler içine girmiş, onbinlerce kişinin canını vererek emperyalist işgalden kurtardığı Anadolunun stratejik öneme haiz yerlerini; askeri üs kurmaları için, ABD’ye vermeye başlamıştır..O ve onu takiben başa geçenler; Türkiye’nin, yerüstü ve yeraltı kaynaklarını, düşmanlara peşkeş çekerek, namus-vatanseverlik ve dayanışma gibi asil duyguların yerine, emperyalistlerin ve dincilerin kültürünü ikame ederek, bugün ki hırsızlık ve ahlaksızlık ortamının yaratılmasını sağlamışlardır.
Türk dilini ve ulusal kimliği yerleştirmek için, namaza çağrı işlevi gören Ezan’ı bile Türkçe okutan ATATÜRK’e inat, Demokrat Parti iktidara gelir-gelmez ilk iş olarak, Ezan’ı Arapça’ya çevirt miştir. TBMM.’de yapılan oylama’da, İNÖNÜ’nün CHP’si de buna “evet” demiştir..
Daha sonra, “gemi daha da azıya alan” Celal BAYAR, Adnan MENDERES ve Dışişleri bakanı F.Rüştü ZORLU’nun başını çektiği hainler gurubu, Bakanlar kurulu üyelerini toplamadan, TBMM.’e danışmadan, Kore’ye asker gönderme kararı alarak, orada yüzlerce “Mehmetçiğin” ABD’nin çıkarları için, ölmesine sebep olmuşlardır..
Demokrat Parti’nin başları; binlerce kız ve erkek köylü çocuğunun okuyabilmesini sağlayan Köy enstitülerini kapatmışlardır. Onun yerine İmam Hatip okullarını açarak, Türk halkının “gerici Arap kültürüyle” kirlenmesine sebep olmuslardir..
Bu yetmemiş; Ülkenin gözü kara gençliğini, “sol” ve “sağ” diye biribirine düşman edip, bölerek, biribirine kırdırmışlardır..
Şu anda ki hükümet’de olanların da çoğu, “hapislik kişilerdir.” Bunlar, dokunulmazlık zırhları sayesinde, şimdilik Hapishane’de değil, TBMM.‘ndedirler..
82 yaşındaki M.Fethi DÖRDÜNCÜ; 17 Ekim 2005’de yazdığı bir mektubu, ATATÜRK’ün Selanik’de doğduğu evde bulunan ziyaretçi defterine, yapıştırmış. O, bu yazısında, “..İslamiyeti bir kalkan gibi kullanan bu insanlar hakikatte kafir.. Tayyip kendisi uşak olduğundan, Türk milletini de uşak yapmak istiyor.. Ruhlarında uşaklık ve kölelik taşıyan bu güruh..” diyerek, bizim devamlı olarak söylediğimiz, doğruları dile getirmiştir..
Bugün Türkiye’yi yönetenler; Gazeteci sayın Bekir COŞKUN’un da dediği gibi; “MERT değiller. Yiğitlikleri yok. Yürekleri yetmiyor. Mustafa Kemal’in laik cumhuriyetine karşılar. Ama mertçe, yiğitçe bunu söyleyemiyorlar. Açık değiller. Dönüp duruyorlar. Kıvırıyorlar.”
“Bunlar” her yolu mübah sayıp, büyük paralar kazanarak ve akıllarında ki “şeriat” devletini kurabilmek için, her türlü herzeyi yemeye devam etmektedirler..Bunlar, bir bakmışşınız, “Şeytan“ dedikleri, Amerikanın kucağındalar. Bir bakmışsınız, yalanın babası olan Şeytan ile kolkola girerek takiyye yapmaktalar..Bir bakmışsınız “batı kulübü” diyerek kötüledikleri; Avrupa Birliği ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden destek isteyerek, önünde secde etmişler..Bir bakmışsınız, Kaddafinin eteğine yapışmaktalar, bir bakmışsınız Taliban liderlerinin dizinin dibinde oturmaktalar..
Erol Binbaşının bir yazısında belirttiği gibi; Savaşta ölürse “şehit oldu“ diye, arkasından Timsah gözyaşı dökülerek, askeri merasimle defnedilen “mehmetçikler“ ölmeden terhis olup “Mehmet” efendi, durumuna düştüklerinde ve Başbakan’a dertlerini anlatmak cesaretini gösterebildiğinde; Tayyib E.’den “ananı da al git“ cevabını alıyorlar!Türkiye’yi “Domuz ahırına“ benzeten, Almanyanın da önünde eğiliyorlar..Türk devletini hergün rezil eden ABD’ye; oğul, gelin ve hocalarını rehin olarak teslim ediyorlar..
Ülkeyi işgal için gelen ve binlerce “Mehmetçiği“ öldüren düşman ANZAK askerlerinin kahramanlıkları üzerine nutuklar çekip, mezarlarının önünde, selama duruyorlar!.
Osmanlı devletinin parçalanmasına sebep olan; İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan devletlerinin dillerinin Türkiye’de konuşulmasına, o dillerde eğitim veren okulların açılmasına, Rum, Ermeni, İbrani ve hatta Sanskritçe diline bile izin veriyorlar.. Fakat, Türkiye topraklarını korumak ve kurtarmak için, canlarını veren bu ülke vatandaşlarının, kendi anadillerinde konuşmalarına ve okul açılması istemlerine “bölücülük” deyip, karşı çıkıyorlar..
Yani sözün kısası; TÜRKİYE UĞRUNA ÖLENLER, “yöneticilerce” DÜŞMANDIR.. Türkiye’ye saldıran DÜŞMANLAR ise; bu devleti “yönetenlerin” “DOSTUDUR..“
..Ve bu halkın çoğunluğu, Türkiye’yi yönetmek üzere Amerika’dan gönderilene “ana,“ ülkenin baş karıştırıcısına “baba,” Tayyib E. gibilere de “dindar“ diye, oy vererek, Türkiye’yi ABD ve AB’ye pazarlamaya talip kişileri başlarına getiriyorlar.. Sonra da bunlar; dünya’ya nasıl rezil olduklarını bile anlayamadan, “Ne mutlu Türküm“ diyerek, ortalıkta dolanıyorlar..
Erol Binbaşının bir yazısında belirttiği gibi; Savaşta ölürse “şehit oldu“ diye, arkasından Timsah gözyaşı dökülerek, askeri merasimle defnedilen “mehmetçikler“ ölmeden terhis olup “Mehmet” efendi, durumuna düştüklerinde ve Başbakan’a dertlerini anlatmak cesaretini gösterebildiğinde; Tayyib E.’den “ananı da al git“ cevabını alıyorlar!Türkiye’yi “Domuz ahırına“ benzeten, Almanyanın da önünde eğiliyorlar..Türk devletini hergün rezil eden ABD’ye; oğul, gelin ve hocalarını rehin olarak teslim ediyorlar..
Ülkeyi işgal için gelen ve binlerce “Mehmetçiği“ öldüren düşman ANZAK askerlerinin kahramanlıkları üzerine nutuklar çekip, mezarlarının önünde, selama duruyorlar!.
Osmanlı devletinin parçalanmasına sebep olan; İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan devletlerinin dillerinin Türkiye’de konuşulmasına, o dillerde eğitim veren okulların açılmasına, Rum, Ermeni, İbrani ve hatta Sanskritçe diline bile izin veriyorlar.. Fakat, Türkiye topraklarını korumak ve kurtarmak için, canlarını veren bu ülke vatandaşlarının, kendi anadillerinde konuşmalarına ve okul açılması istemlerine “bölücülük” deyip, karşı çıkıyorlar..
Yani sözün kısası; TÜRKİYE UĞRUNA ÖLENLER, “yöneticilerce” DÜŞMANDIR.. Türkiye’ye saldıran DÜŞMANLAR ise; bu devleti “yönetenlerin” “DOSTUDUR..“
..Ve bu halkın çoğunluğu, Türkiye’yi yönetmek üzere Amerika’dan gönderilene “ana,“ ülkenin baş karıştırıcısına “baba,” Tayyib E. gibilere de “dindar“ diye, oy vererek, Türkiye’yi ABD ve AB’ye pazarlamaya talip kişileri başlarına getiriyorlar.. Sonra da bunlar; dünya’ya nasıl rezil olduklarını bile anlayamadan, “Ne mutlu Türküm“ diyerek, ortalıkta dolanıyorlar..
Tüm Türkiye’yi ve insanlarını satmaya çalışan işbirlikçilerin, emperyalistlere yamanması, Takiyyecilerin ise; İran’a, Suudi’lere, ABD’ye, AB’ye velhasıl herkese, kuyruk sallaması pek doğaldır..
Fakat bizim Kafkasya kökenli ”bazılarına” ne oluyor? “Kraldan çok Kralcı” olarak, onların peşine takılan “bizimkiler“ onlardan, daha da berbat durumdadırlar. Çünkü, “Türkiye Türklerindir“ diyerek ve Kafkasya kökenlileri “iç düşman“ olarak gören şövenistlerle, ırkçılarla işbirlikçilerle ve dindar geçinen ahlaksızlarla birlikte hareket ediyorlar!.“Kızlar 9, Erkekler 12 yaşında evlenebilir. Akraba evliliği zararsızdır. Zararlı olsa İslam yasaklardı“ denerek, “Erkeğin 4 kişiyle evlenmesinin insanın yaradılışı gereği olduğu“ iddia edilerek, “Delilleriyle Aile İlmihali“ isimli kitabı yazan, basan ve dağıtan ahlaksızlarla, bir Kafkasya kökenlinin kanı nasıl uyuşur? Böyle bir “anlayışla-kültürle” “şereflendiğini“ söyleyenler, Çerkes olabilir mi?. Amcasının, Halasının, Teyzesinin, Dayısının kızına kötü göz’le bakanların, onun bunun karısına, kızına tecavüz edenlerin, Kadınları genelevlerde satarak, onlardan vergi alanların kültürüyle, Çerkeslerin kültürü bir midir?.
..Abhazya’ya ve tüm namuslu insanlara, düşmanlık yapan hükümetlere ses çıkartamama korkaklığına; “Memurdum. Yasalar açıklama yapmamıza izin vermiyordu“ kılıfını geçiren ve Kafkasyalı olduğunu da, ancak emekli olduktan sonra, “dile getirmeye“ başlayan, kişilere ne demeli?!.
Bunlar şimdilerde derneklerimize ve başka kurumlarımıza gelmişler ve “görevlere” talip olmuşlardır.. Bunların “evvelden hangi görevlerde bulundukları” araştırılmalıdır. “Yaptığı işleri, halkın önünde açıklayabilecek durumda olanlara, görev verilmelidir.”
..Abhazya’ya ve tüm namuslu insanlara, düşmanlık yapan hükümetlere ses çıkartamama korkaklığına; “Memurdum. Yasalar açıklama yapmamıza izin vermiyordu“ kılıfını geçiren ve Kafkasyalı olduğunu da, ancak emekli olduktan sonra, “dile getirmeye“ başlayan, kişilere ne demeli?!.
Bunlar şimdilerde derneklerimize ve başka kurumlarımıza gelmişler ve “görevlere” talip olmuşlardır.. Bunların “evvelden hangi görevlerde bulundukları” araştırılmalıdır. “Yaptığı işleri, halkın önünde açıklayabilecek durumda olanlara, görev verilmelidir.”
Bu yeni gelenlerden bazıları “bölücü damgası yeriz, hapise atılırız, emekli maaşlarımızı keserler, işyerlerimiz tehlikeye girer“ gibi “dedikodular“ yayarak; “Abhazya Atavatanım, Türkiye Anavatanımdır, Ben Çerkes Türküyüm” gibi “bilimsel” uydurmalar ve “politik taklalarla,” insanlarımızın kafalarını karıştırmaya çalışmakta, “Kafkasya kökenlilerin asimile ve pasifize edilme planlarına“ hizmet etmektedirler. Eğer bunların “Atalarının Kafkasyalı olduğu“ doğruysa, mutlaka ana veya babalarının kanına “bir yerlerden, bir tuhaflık” bulaşmış demektir..
Biz; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin nüfus kağıdını taşıyan, ABHAZLARIZ. Anavatanımız Canlar Ülkesi ABHAZYA’dır.Ulusal kimliğimizi söylemek ve Anavatanımıza sahip çıkmak, hainlik falan değildir.. Tam aksine; bizler bu ülkede yaşadığımız süre içinde; Türkiye’ye düşman olan tüm emperyalistlere ve onların Türkiyedeki işbirlikçisi Vatan satıcılarına karşı verilen her türden mücadelenin içinde bulunmuş kişileriz. Böyle yapmaya devama da herzaman hazırız.. Bizler Vatanını seven, tüm namuslu insanlarla, sonuna kadar birlikteyiz.. Bu görev; yaşamakta olunan ülkedeki namuslu insanlara olan vijdan borcumuzdan ve bizim de namuslu olmamızdan kaynaklanmaktadır..Ayrıca “Kafkasya’daki Çerkes Cumhuriyetlerinin, Demokratik, Güçlü komşu devletlere ihtiyacı vardır.“ tesbiti, bize Diaspora’daki demokrasi güçleriyle, omuz-omuza olmamizı emretmektedir..
Yahudiler de, yaklaşık 2000 sene Diaspora’da yaşadılar ama, hiç bir zaman “vatanlarına dönmek“ idealinden vazgeçmediler. Diaspora’da politik ve ekonomik olarak teşkilatlandılar. Her yöntemi kullandılar.. Dünya’daki siyasi durum müsait olduğunda da, İsrail Devletini yarattılar..
Yahudiler de, yaklaşık 2000 sene Diaspora’da yaşadılar ama, hiç bir zaman “vatanlarına dönmek“ idealinden vazgeçmediler. Diaspora’da politik ve ekonomik olarak teşkilatlandılar. Her yöntemi kullandılar.. Dünya’daki siyasi durum müsait olduğunda da, İsrail Devletini yarattılar..
Bizim ise devlet kurma hedefimiz de, görevimiz de yoktur.. Çünkü ABHAZYA DEVLETİ var.. Hal böyleyken bir ABHAZ; Türkiye, Rusya, Amerika veya Suriye gibi, yaşadığı herhangi bir ülkeyi, kendisinin gerçek vatanı olarak görüyorsa, o kişiye kızamayız. Bu noktadan sonra sadece; “bir Abhaz daha ölmüş“ der ve belki ona bir Fatiha okuyabiliriz..
..1992 Aralık ayında Abhazya’da savaş sürerken, İstanbul’da diasporayı temsil edenlerin katıldığı bir toplantı düzenlenmişti. Federal Almanya Çerkes Kültür Dernekleri Federasyonu’nun temsilcisi olarak konuşan bir Abhaz; bazı konular üzerine, eleştiriler de bulunmuş ve önerilerini sıralayarak; “..MİT, KGB, CİA, veya MUHABERAT gibi örgütlere bilgi vermek yanlıştır.” “..Bulunulan ülkelerin çıkarlarından bağımsız olarak, ulusal politikaların üretilmesi gerekmektedir.” “..Ulusal politikalar, yurtseverlik temelinde; karşılıklı çıkarlar, saygı ve güven çerçevesinde tesis edilir.” “..Dernekler üstü bir organizasyon oluşturulmalıdır” demişti.. Bu konuşma üzerine; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde iki dönem milletvekilliği yapmış olan büyüğümüz Yaşar BİR de konuşmuş ve “Demirel’i ben 23 yıldır tanırım. Ona güvenilmez. O yalancının biridir. O birkaç bin oy için Şeyhlerin, Şıhların eteğini öper.. Bizim de en az bir milyon oyumuz var. Bizim de bir Parti kurmamız gereklidir.. Ancak o zaman, bunlar bizi önemserler ve ayağımıza gelirler” diyerek, konuyu ayrıntılandırmıştı.. Büyüğümüz sayın Yaşar BİR ve biz biliyoruz ki, Türkiye’de etnik temel’de bir parti kurmak yasaktır.. (Türkiye Bulgaristan’da Türklerin, Parti kurma istemlerini desteklemiştir. Türklerin Hak ve Özgürlükler hareketi adıyla yarattıkları Parti, artık Bulgaristan parlamentosunda ve yerel yönetimlerde Türklerin haklarını savunabilmektedir..)
..Türkiye’de de sorunların çözümüne yönelik “yollar” vardır. Büyüğümüz sayın Yaşar BİR’in altını çizdiği hususlar ve BİRLİK’çilerin ”..ulusal çalışmaları geriye atmamak koşuluyla, Kafkasya kökenlilerin olduğu yerlerdeki, sendikalarda, derneklerde, meslek odalarında, kooperatiflerde, belirlenecek partilerdeki ve hayatın her alanındaki uğraşılara el atar ve koordine eder. Seçim dönemlerinde, dostlarımızla birlikte, tespit edilecek aday ve listeleri destekler” diye, özetledikleri düşüncelerin üzerinde THAMATELERİMİZ ciddi olarak dursalardı, o günden itibaren hiçbir hükümet, Abhazya düşmanı politikalara “evet” diyemezdi, herşey çok farklı olurdu..
Ve bugün; Kafkasya kökenli birçok kişinin de oy verdiği AKP iktidardadır. Başında da Gürcü Recep Tayyip Erdoğan vardır. Bunun kurduğu hükümet; Gürcüstan’ın Faşist yönetimine, askeri yardımlar yapmaya devam etmektedir!.
Gürcüstan’ın yakında Nato’ya alınması da söz konusudur.. AKP hükümeti veya başka bir Amerikancı Hükümet -NATO’nun emriyle- Türk Silahlı Kuvvetlerini, Faşist Gürcü Kuvvetleri ile birlikte, Abhazya’ya saldırtırsa ne yapılacaktır?.
Konsey üyesi emekli Generallerimiz, Milletvekillerimiz, diğer bürokratlarımız, işadamlarımız ve kurumlarımızın yönetiminde olanlar, bu tehlikeli gelişmelere karşı “ne yapılacağını,” konuşmalı ve kararlar almalıdır.. “Bu kararların içeriği; nerede doyuyorsam, vatanım orasıdır” diyen, şerefsizlere “şamar olmalıdır..”
Türkiye’nin topraklarında da gözü olan Gürcü Faşistlerine yardım edenler;
Türkiye’ye ve Abhazya’ya ihanet etmeye devam eden ortak düşmanlarımızdır..
Türkiye’nin bu hainlerden kurtarılması ve Abhazya’nın saldırılardan korunması için; bütün namuslu insanların, birlikte hareket etmesi gerekmektedir..
..Türkiye’de de sorunların çözümüne yönelik “yollar” vardır. Büyüğümüz sayın Yaşar BİR’in altını çizdiği hususlar ve BİRLİK’çilerin ”..ulusal çalışmaları geriye atmamak koşuluyla, Kafkasya kökenlilerin olduğu yerlerdeki, sendikalarda, derneklerde, meslek odalarında, kooperatiflerde, belirlenecek partilerdeki ve hayatın her alanındaki uğraşılara el atar ve koordine eder. Seçim dönemlerinde, dostlarımızla birlikte, tespit edilecek aday ve listeleri destekler” diye, özetledikleri düşüncelerin üzerinde THAMATELERİMİZ ciddi olarak dursalardı, o günden itibaren hiçbir hükümet, Abhazya düşmanı politikalara “evet” diyemezdi, herşey çok farklı olurdu..
Ve bugün; Kafkasya kökenli birçok kişinin de oy verdiği AKP iktidardadır. Başında da Gürcü Recep Tayyip Erdoğan vardır. Bunun kurduğu hükümet; Gürcüstan’ın Faşist yönetimine, askeri yardımlar yapmaya devam etmektedir!.
Gürcüstan’ın yakında Nato’ya alınması da söz konusudur.. AKP hükümeti veya başka bir Amerikancı Hükümet -NATO’nun emriyle- Türk Silahlı Kuvvetlerini, Faşist Gürcü Kuvvetleri ile birlikte, Abhazya’ya saldırtırsa ne yapılacaktır?.
Konsey üyesi emekli Generallerimiz, Milletvekillerimiz, diğer bürokratlarımız, işadamlarımız ve kurumlarımızın yönetiminde olanlar, bu tehlikeli gelişmelere karşı “ne yapılacağını,” konuşmalı ve kararlar almalıdır.. “Bu kararların içeriği; nerede doyuyorsam, vatanım orasıdır” diyen, şerefsizlere “şamar olmalıdır..”
Türkiye’nin topraklarında da gözü olan Gürcü Faşistlerine yardım edenler;
Türkiye’ye ve Abhazya’ya ihanet etmeye devam eden ortak düşmanlarımızdır..
Türkiye’nin bu hainlerden kurtarılması ve Abhazya’nın saldırılardan korunması için; bütün namuslu insanların, birlikte hareket etmesi gerekmektedir..
AZİZ ABAZA
21 Mayıs 2006
21 Mayıs 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder