2008/09/01

(31.)10.6.2005.ATTiLA iLHAN'a CEVAP. Aziz ABAZA

Sayın Attila İLHAN; Biz Kafkasya kökenlilerin anavatanı Kafkasya’dır. Dilimiz Kafkas-İber ailesindendir!. O nedenle de Altay-Ural familyasından olan Türkçe ile ve Türklerle bir akrabalığımız yoktur. Azeriler, Özbekler, Türkmenler ve Kırgızlar kendilerine Türk demedikleri halde, bizlerin kendimize “Türk diyemediğimizden” neden yakınıyorsunuz? Çerkes veya Abaza olduğumuzu, söylemeyi suç işlemek olarak niye algılıyorsunuz?.

Erol Binbaşı’nın yazdıklarına katıldığım için bu konuda ayrıntıya girmiyorum ama; Sayın Attila İLHAN, niye SS veya SA örgütlenmelerine gidip, 5 milyonu aşkın Kafkasyalı kökenli insana, Hitler’in Yahudilere yaptığını yapmıyorsunuz? Veya niye sınırdışı ettirmiyorsunuz? Eğer bunları yaparsanız, inanın bize iyiliğiniz dokunmuş olacaktır!. “Türkiye Türklerindir” denilip, yazılması ayıp olmayan bir ülkede, istenmedikleri halde kalmaya devam edenler, o zaman anavatanları olan Kafkasya’ya belki mecburen geri gelirler...

Bizler neden “Attila İLHAN’ın ülkesinde” bulunmaktayız? Bu ülkede neler yaptık. Bugün; “BABALAR GÜNÜ” olduğu için, Babalarımızın Türkiye için neler yapmış olduklarını, sayın Attila İLHAN’a kısacık anlatayım da, oturup ağlasın...

Biz Kafkasya Kökenliler; 141 yıl evvel, 297 sene savaştığımız Çarlık Rusyası ordularına; Osmanlıların ve İngilizlerin -bizi ortada bırakması nedeniyle- büyük kayıplar verdikten sonra yenildik! Rus Çar’ı NİKOLA’nın “ele geçirilecek ÇERKESLERİN hepsi esir olarak satılacaktır” açıklamasından sonra; Padişah’ın yönettiği, Osmanlı devletine -yığınsal olarak- göç etmeye başladık. (Biz kimiz? Tarihimiz, Kültürümüz, farklılıklarımız nelerdir? Kafkasya’da neler oldu? Bu konuları kardeşlerimizin bu site’ye gönderdikleri yazılardan öğrenebilirsiniz..)

Bizler; bugün yaşadığımız topraklara geldikten sonra; Peygamber vekili denilen Padişah’ın hakim olduğu heryeri; İKİNCİ VATANIMIZ OLARAK KABULLENDİK. O zamandan itibaren de, bu ülkenin vatandaşları olarak, üstümüze düşen sorumlulukları ve verilen tüm görevleri yerine getirdik..

Balkanlar’da;Osmanlı İmparatorluğuna karşı, ulusal bağımsızlıkları için ayaklanan Sırp, Bulgar ve Rum “isyancılara”karşı savaştık.. “Padişah emretti, biz katlettik.”

HAMİDİYE ALAYLARINI kurduk. Kürt aşiretlerini bunun içine kattık ve onları yön-lendirerek, Ermeni “çetelerini” bitirdik..

Anadolu emperyalist güçler tarafından işgal edildiğinde ise; birçok yerleşim yerinin sakinleri, düşmana ekmek ve su ikram ederken, Bizler; ikinci vatanımız olarak kabul ettiğimiz TÜRKİYE’yi de “kaybedeceğiz” endişesiyle, ÖLÜMÜNE SAVAŞMAYA başladık... Türkiye için; canlar aldık, canlar verdik. Askere gittik. Seçtik. Seçildik. Yönettik..

Bu topraklarda yaşamakta olan hepimizin iyiliği, namusu ve ülkenin bağımsızlığı için savaştık. Bu nedenle de; her Vatansever hareketin içinde biz Çerkesler yer almışızdır. Örneğin;

İttihat ve Terakki’yi kuran 4 kişiden biri olan, Dr. Mehmet Reşit bey Çerkes’dir.

Ademi merkeziyetçiler’in başı Prens Mehmet Sabahattin de Çerkes’di..

TEŞKİLATI MAHSUSE’nin başı Eşref Sencer KUŞÇUBAŞI da Çerkes’di ve Batı Trakya Türk Geçici Cumhuriyeti’nin kuruluşunu, sorumlu komutan olarak gerçekleştiren o ve Teşkilatı Mahsuse’nin diğer Çerkes Silahşörleriydi..

Batum’u geri alan, Azerbaycanı “kurtarmak” üzere, İran içlerine kadar dalan da, Teşkilatı Mahsuse’nin Çerkes Gerillalarıydı..

10 Eylül 1920’de BAKÜ’da kurulan Türkiye Komünist Partisi’nin ilk genel sekreteri Ethem NEJAT da, TKP’nin son genel sekreteri Haydar KUTLU da Çerkes’di..

M.Kemal’in öncülüğünde kurulan “resmi” TKP’nin ilk genel sekreteri Hakkı BEHİÇ de Çerkes’di..

Halk İştirakıyyun Fırkası ve gizli Komünist Partisini kuranların önde gelenleri de Çerkes idi.

Trablusgarp ve Anadolu’nun işgal edilmesine karşı, ilk kurşun sıkanların arasında hep biz Çerkesler vardık..

Osmanlı topraklarından kopan Ürdün’de aşiret lideri Abdullah’ı getirip, Kral yapan da Çerkeslerdir ve halen Ürdün Kraliyet Muhafız Alayının tamamı Çerkeslerden oluşmaktadır..

İzmir’in işgal edilişini protesto etmek üzere Sultanahmet mitingini örgütleyen iki hanımdan biri Çerkes Melek hanımdır..

İzmir’in İşgali üzerine; kendiliğinden Afyon’daki tümeniyle ilk olarak, seferberlik ilan eden de, Çerkes kurmay Yarbay Mahmut beydir..
Amasya Tamimi’ni; Mutafa KEMAL ve Çerkes Rauf ORBAY birlikte hazırlamıştır..

İstanbul hükümetini ve Anadolu ihtilalcilerini temsilen Amasya’da yapılan toplantı’da hazır bulunan ve orada alınan kararlara iştirak eden 5 kişilik heyetten Mustafa Kemal’in dışındakilerin hepsi ÇERKES’dir..

Amasya buluşmasının, Sivas ve Erzurum kongrelerinin güvenliğini sağlayanlar Çerkeslerdir ve bu toplantılarda, Amerikan mandacı‘larına karşı verilen fikir mücadelesinde de “belirleyici olanlar” Çerkeslerdir..

Kuvayi Seyyare, Kuvayi Milliye, Tedip Alayları ve Yeşil Ordu’yu kuranlar da Çerkes ETHEM ve diğer Çerkeslerdir..

Meşhur “Hücum Taburları” ve “Karakol Örgütü” kurucusu ve Anadoluya silah ve de kadroları kaçırmayı örgütleyenlerin başı Yenibahçeli ŞÜKRÜ de, Çerkesdi..

Yoldaş Cemiyetini ve direniş örgütünü, Çeçen müfrezelerini kuran; Süleyman SIRRI ve kardeşi Mecit TOYDEMİR beyler de Çerkes’di..

Padişah yanlısı gerici ayaklanmaları en sert şekilde bastıran da biz Çerkeslerdik..

TBMM.’nin seçtiği ilk Başvekil Rauf ORBAY ve ilk Dışişleri Bakanı Bekir Sami de Çerkes’di..

Bu süreç içinde “Vatan hainidir, katli vaciptir” denilerek, bize hedef gösterilen “Osmanlı sadrazamları, Başbakan Nihat ERİM ve ASALA’nın bazı kadroları da” Çerkes militanların ellerinden kurtulamamıştır...

Son 141 yıldır; yönetimde olanların bizlere ihtiyaçları kalmadığı her dönemde; YAKUP CEMİL ve Çerkes ETHEM gibi, diğer Çerkes fedaileri de, hep ihanete ugramış ve saf dışı edilmişlerdir!..

Hainler ise “kahraman” ilan olunmuş ve ölünceye kadar da ülkeye ihanet etmeye, devam etmişlerdir.
Bunları ve gerçek kahramanları; Çerkes Kurmay Albay Talat AYDEMİR ve Devrimci Süvari Binbaşı Fethi GÜRCAN’ın hayatını anlatan kitaplarda, Hasan İzzettin DİNAMO’nun Kutsal İsyan adlı eserinde ve Muhittin ÜNAL’ın 245 sayfalık Kurtuluş Savaşında Çerkeslerin Rolü kitaplarında görebilirsiniz..

Bu hainlerin önde geleni ise; İ..İNÖNÜ’dür. Kurtuluş savaşı sırasında; Bizler Anadoluyu işgal edenlere ve Padişah yanlısı isyancılara karşı savaşırken, Erzurum ve Sivas kongrelerinde “toparlanma” çalışmaları sürdürülürken, o sırada; İ..İNÖNÜ ise İstanbul’da; Türkiye’yi “Amerikan mandası’na sokmak için” uğraşmaktaydı.. Erzurum Kongresinde; Amerikan yanlıları, Rauf ORBAY’ın ve diğer Çerkes önderlerin verdikleri mücadelelerle yenilgiye uğratılmışlardır.. Anti-emperyalistler öldükten veya tasfiye edildikten sonra kendisine “TEK ŞEF” dedirten İ..İNÖNÜ, 1946’dan itibaren Amerika’yı -resmen- Türkiye’nin başına musallat etmiştir.. Bu zayıf ve korkak şahıs; Anadolu Kurtuluş mücadelesine, sonradan, zorla ikna edilerek getirilmiştir. O sebeple de; ne Amasya buluşmasında, ne Erzurum ve ne de Sivas kongrelerinde yoktur. Onun için de hiçbir yerde ismi geçmez. İ..İNÖNÜ Ankara’ya yeni “teşrif ettiği” sırada; Türkiye Büyük Millet Meclisinde herkes ayağa kalkıp, Halk kahramanı Çerkes Ethem için yazılmış olan marşı söylemekte idi.. İşin acı ve komik tarafı şudur ki; Amerikan mandacısı, korkak ve silik kişilikli İ..İNÖNÜ, gelir gelmez; Gerilla Birliklerinin kurucusu ve başı olan Ethem beye komut verme yetkisiyle donatılmıştır!. Bu adam eliyle, bilinçli bir biçimde Çerkes Ethem’e provokasyonlar düzenlenmiş ve yaratılan gergin ortamda, Mustafa Kemal ile de, direkt teması kopartılmıştır!. Ardından da; Yunanlılara karşı direniş savaşına devam eden Çerkes Ethem’in Gerillalarına, İ..İNÖNÜ emrine sunulan birliklerce ateş açılmış ve saldırılmıştır.. Bu kahpelik ve ihanete rağmen Çerkes ETHEM kendisine ateş açan “Mehmetçiğe” kurşun sıktırtmamıştır. Durumun böyle olduğu bilindiği halde, ÇERKES Ethem “Hain” ilan edilmiştir.

Ama gerçekte bizler; yığınsal olarak bulunmakta olduğumuz; Türkiye’ye olsun, Suriye, Ürdün, Mısır, Yugoslavya, İsrail, Amerika, Almanya, Hollanda, İsviçre’ye olsun, hiçbir ülkeye, hiçbir halka, hiçbir zaman ihanet etmedik, etmeyiz de. Çünkü kanımızda “ihanet Gen’i” yoktur! Bizlerin tek eksikliği, (o da eksiklik ise) “Dostlarımıza inanmak ve inandığımızın arkasında durmaktır.”

İ..İNÖNÜ kahpeliklerine; Talat AYDEMİR, Fethi GÜRCAN, Deniz GEZMİŞ, Yusuf ASLAN ve Hüseyin İNAN’ın idamlarına, destek vererek devam etmiştir..

İ..İNÖNÜ’nün oğlu da babası gibi -Korkak mıymıntının- biridir. O nedenle de şimdi Sosyaldemokrat’tır. Erdal İNÖNÜ zamanında, Sivas’da Katliam yapılmıştır. Bu Hainoğlu Hain, olayı engellemek için kımıldamamıştır bile. Fakat ne yazıktır ki, Aleviler ve demokratlar! halen bu namussuzların partilerine oy vermektedirler!.

Erdal İNÖNÜ Abhazya’nın işgal edilmesine de, DEMİREL ile birlikte “evet” diyerek, “Kan’ının gereğini” yapmıştır..

İşte böyle sayın Attila İLHAN; “bırak bizi Türkleştirmeyi de, Hainlerle uğraş..”

Aziz ABAZA
10 Haziran 2005

Hiç yorum yok: